Türkiye-AB mali iş birliği çerçevesinde Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) kapsamında hayata geçirilen Rekabetçi Sektörler Programı, 2007’den bu yana yürütülüyor.
İşletmelerin iç ve dış piyasada rekabet gücünü artırmaya yönelik tasarlanan ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca uygulanan programın 2’nci fazı 2014-2020 dönemini kapsıyor.
Bu dönemde desteklenen projeler arasında Boğaziçi Üniversitesinden toplamda 10 milyon avroyu aşan bütçeleriyle Yaşam Bilimleri KOBİ’lerinin Küresel Rekabetçiliğini Arttırmaya Yönelik Ar-Ge Destek Laboratuvarları Projesi ile Biyoekonomi Odaklı Kalkınma için Entegre Biyorafineri Konsepti Projesi (INDEPENDENT) yer alıyor.
“Ar-Ge çalışmalarımızın ilgili sektörlere kazandırılmasını istiyoruz”
Boğaziçi Üniversitesi Araştırmadan Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, söz konusu projelere ilişkin AA muhabirine, 2020’de üniversitede çeşitli alanlarda yürütülen 477 araştırma projesinin toplam bütçesinin 277,7 milyon lira olduğunu belirtti.
Kumbaroğlu, stratejik önceliklerinin bu çalışmaların artarak devam etmesi ve geliştirilmesi olduğuna dikkati çekerek, “Yapılan Ar-Ge çalışmalarının raflarda kalmamasını, bunların ülkeye ve ilgili sektörlere kazandırılmasını istiyoruz. Boğaziçi Üniversitesi olarak gerek AB’den destek alınan projeler gerekse diğer Ar-Ge projelerimizle sektörlere destek vermek üzere çalışmalarımızı geliştireceğiz.” dedi.
Programın 3’üncü dönemi için de biyoenerji depolama teknolojileri, aşı ve biyolojik ürün geliştirme yetkinliğinin artırılması ve nöroteknoloji tabanlı ekonomik dönüşüm konulu proje başlıkları sunduklarını belirten Kumbaroğlu, “Bunların ötesinde yeni konular üzerinde de çalışmalar yürütüyor, projelerimizle ikinci dönemde elde ettiğimiz başarıları ileriye taşımayı hedefliyoruz.” diye konuştu.
“Yeni fakültelerimizde öncelikli alanlarda proje geliştirilebilir”
Kumbaroğlu, Boğaziçi Üniversitesinin uzay, gezegen, havacılık, parçacık ve nükleer fizik, bulut veri, büyük veri gibi yetkinliklerde önde bulunduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
“Burada önemli olan, bu yetkinliklerimizi ülkeye kazandıracak ekosistem oluşturmamız lazım. Programın ikinci döneminde desteklenen yaşam bilimleri ve biyorafineri konulu çalışmalarımızda bunu aslında yakaladık AB projeleri sayesinde. Bizim amacımız bunu diğer alanlara da taşımak, üniversitemizin altyapılarında yapılan Ar-Ge çalışmalarının faydalı mal ve hizmet üretimine dönüşmesine ve ülkeye katma değer sağlamasına öncülük etmesinin önünü açmak. Bu tarz büyük destekli projelerimizde hem üniversitemizin önünü açacağız hem de ülkemize önemli bir kazanım sağlayacağız.”
Bir süre önce üniversitede hukuk ve iletişim fakültelerinin açıldığını anımsatan Kumbaroğlu, hukukun üstünlüğü ve stratejik iletişimin IPA kapsamında öncelikli alanlar olarak desteklendiğini, yeni fakültelerde de bu konularda projeler geliştirilebileceğini dile getirdi.
“Milli Uzay Programı’na önemli katkılar sunabiliriz”
Kumbaroğlu, TÜBİTAK’ın Üniversitelerin Alan Bazında Yetkinlik Analizi çalışmasına göre, uzay ve gezegen alanında Boğaziçi Üniversitesinin en yüksek hacmi aldığına işaret ederek, şöyle konuştu:
“Üniversitemiz hava araçları tasarımı, testi ve performansı alanında Türkiye’deki üniversiteler içinde ilk sırada, uydu ve fırlatma teknolojileri alanında ise ikinci sırada yer alıyor. Bu yetkinliklerimiz çerçevesinde Milli Uzay Programı’na sıvı yakıtlı roket motoru ve plazma roket sistemleri, uzay aracı yumuşak iniş sistemleri, uydu haberleşme sistemleri geliştirilmesi ve yüksek enerji astrofizik veri analizi gibi konularda önemli katkılar sunabiliriz. Astronotların uzay görevlerinde psikolojik direnç ve tepkilerinin, astronotluğa uygun kişilik yapısının belirlenmesi, karar destek sistemlerinin geliştirilmesi gibi konularda da katkımız olabilir.”