İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Adli Tıp ve Adli Bilimler Enstitüsünde yapılan yüksek lisans tez çalışmasında, Ortaköy‘deki eğlence merkezi Reina‘da 1 Ocak 2017’de gerçekleşen silahlı saldırının, uluslararası yayın kuruluşlarınca ele alış şekli analiz edildi.
Terör örgütü DEAŞ üyesi Abdulkadir Masharipov’un 2017 yılbaşı gecesi Reina’da gerçekleştirdiği saldırıda biri polis memuru 39 kişi hayatını kaybetti. Olayla ilgili yapılan yargılamada sanık Masharipov “Anayasa’yı ihlal” ve 39 kişiye karşı “kasten öldürme” suçundan 40 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Sanık Masharipov ayrıca 79 kişiye karşı “öldürmeye teşebbüs” ile “6136 sayılı ateşli silahlar kanununa muhalefet” suçlarından 1368 yıl hapse mahkum edilirken, saldırının planlayıcılarından İlyas Mamaşaripov da 1432 yıl hapisle cezalandırıldı.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Adli Tıp ve Adli Bilimler Enstitüsünde yapılan yüksek lisans tez çalışmasında, ABD ve İngiltere başta olmak üzere birçok ülkenin uluslararası yayın yapan köklü 12 yayın kuruluşunun, saldırıyı haberleştirme biçimleri açısından farklılık gösterip göstermedikleri analiz edildi.
“1 Ocak 2017 Reina Saldırısına Dair Haberlerin Uluslararası Yayın Kuruluşlarında Yer Alış Biçiminin İçerik Analizi Yöntemi ile İncelenmesi” başlıklı tez çalışmasında, haberlerin başlık, haber metni ve görsel içerikleri analiz edilerek yayın kuruluşlarının öne çıkardığı unsurlar ve yayıncılık etikleri değerlendirildi.
Türkiye konusunda olumsuz algı oluşturacak içerikler yer aldı
Çalışma sonuçlarını AA muhabiriyle paylaşan İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Adli Tıp ve Adli Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Faruk Aşıcıoğlu, 12 yayın kuruluşunun neredeyse tamamının fail, mağdur ve olayın meydana geliş şekli gibi unsurları başlık ve haber içeriklerine taşıdıklarını söyledi.
Yalnızca The New York Times’ın Türkiye ile terörizm arasında bağ kuran iddialara, The Washington Post’un ise olayla doğrudan ilgisi bulunmayan veya birincil öneme sahip olmayan bilgilere başlıkta yer verdiğini belirten Aşıcıoğlu, bu iki kuruluşun başlık açısından diğerlerinden ayrıldığını dile getirdi.
Aşıcıoğlu, haber metinlerine bakıldığında da ABD kaynaklı birçok yayın kuruluşunun genelden ayrıldığını ifade ederek, ABC News ve CNN’in Türkiye ve terör saldırılarıyla ilgili geçmişe dönük, The New York Times ve Voice of America’nın Türkiye konusunda olumsuz algı oluşturucu ve The Washington Post’un da olayla doğrudan ilgisi olmayan içeriklere daha fazla yer vererek diğer yayın kuruluşlarından farklılaştıklarını kaydetti.
“Yayınlarda medya etiğine uyuldu mu?”
Aşıcıoğlu, yayın kuruluşlarının medya etiği açısından kötümser bir tablo sergilemediğini belirterek, şöyle devam etti:
“Aslına bakılırsa çoğu yayın kuruluşu için problematik ve olumsuz bir görüntüyle karşılaşmadığımızın altını çizmemiz gerekiyor. Çünkü gerek görsel içeriklerde kan içeren, ölü ve yaralıları sansürsüz bir şekilde resmeden fotoğraf ve videoların oldukça az sayıda olması gerekse yayın kuruluşlarının yanlış bilgi paylaşımlarını açıkça olmasa da düzeltmeye gitmiş olmaları gazetecilik ve medya etiği göz önünde bulundurulduğunda beklenildiği kadar kötümser bir tablo çizilemeyeceğini söyleyebiliriz. Örneğin BBC ve The Independent’ın saldırganın Noel Baba kostümü giydiğine, Reuters’ın saldırının 20 dakika sürdüğüne ve CNN ve Al Jazeera’nin ise birden fazla saldırganın bulunduğuna dair yanlış bilgi paylaşımı yapması tabii ki bu köklü kuruluşlar için olumlu bir görüntü arz etmiyor. Ancak genel anlamda resmi bir düzeltme metni yayınlamasalar da tüm kuruluşların yeni haber içeriklerinde daha önce vermiş oldukları yanlış bilgiyi doğrusuyla güncellediklerini gördük.”
Terör haberlerinde hala problem var
Prof. Dr. Faruk Aşıcıoğlu, medyanın terör haberlerini doğru yayınlayıp yayınlamadığına ilişkin de uluslararası yayın kuruluşlarının, istisnalar dışında genel ilkelere uygun hareket etse de görsel seçimi, haber başlığının olaya ilişkin temel unsurları içermesi ve haber metninin oluşturulmasında özellikle saldırıyı izleyen ilk günlerde oldukça hassas davranılması gerektiği gibi birçok öğe bakımından hala problemli gözüktüğünü kaydetti.
Aşıcıoğlu, gerek sahada çalışan muhabirlerin gerekse editörlerin ve diğer çalışanlarının bu tarz tez çalışmalarının ve akademik yayınların bulgularını dikkate almasının faydalı olacağını dile getirdi.