ANKARA
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, CNN Türk’ün canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları cevapladı.
Prof. Dr. Saraç, üniversitelerde kalitenin sağlanabilmesine yönelik yürütülen çalışmalar üzerine yaptığı değerlendirmede, Türkiye’de 200’ü üniversite, 5 tanesi de müstakil vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere 205 yükseköğretim kurumu bulunduğunu aktardı.
“Her ilde bir üniversitemizin olması çok doğru bir tercihtir. Bu siyasi bir tercihtir ama bununla birlikte ülkenin kalkınması için de çok doğru bir tercihtir.” diyen Saraç, üniversitelerin bulundukları şehrin kültürel faaliyetlerine, kalkınmasına katkı sağladığını ifade etti.
Yeni kurulan üniversitelerin İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), Boğaziçi, İstanbul Üniversitesini model aldığını, bunun çok yanlış olduğunu söyleyen Saraç, şöyle devam etti:
“Biz şöyle istiyoruz; üniversitelerimiz artık birbirinin kopyası olmasın. Doğu’da, İç Anadolu’da ya da Karadeniz’de kurulan bir üniversitemiz, ‘Ben İTÜ, ODTÜ olacağım’ diye bir amacı koymasın. Siz o bölgede o üniversitelerin üretemeyeceği bir değeri üretin. Oraya bölgesel kalkınmada siz o yöre için mükemmeliyet merkezi, lokomotif olun diyoruz. Bu şekilde bir süreç yaşıyoruz. Biz buna misyon farklılaşması ve ihtisaslaşma süreci dedik. Yeni YÖK’ün gurur duyduğu hususlardan birisi.”
Üniversiteli işsiz sayısının fazla olması
Üniversiteli işsiz sayısının fazla olduğunun belirtilmesinin ardından bu konudaki yol haritasının sorulması üzerine Saraç, buna ilişkin bir yol haritalarının bulunduğunu söyledi.
Dünya Ekonomik Forumunun yakın zamanda bir rapor hazırladığını, bu raporda, yükseköğretime erişim konusunda 137 ülke arasında Türkiye’nin ikinci sırada yer aldığını bildiren Saraç, bunun hem bir fırsat doğurduğunu hem de tehditkar bir durum oluşturduğunu dile getirdi.
Saraç, yükseköğretim mezunlarına yeni istihdam alanları, pozisyonlarının oluşması gerektiğine vurgu yaparak, şu ifadeleri kullandı:
“Buradaki dengeyi, mezun istihdam dengesini yükseköğretim kurulu tek başına yapabilir mi? Yapamaz. Ancak başkaca ilgili bakanlıklar, kamu kurumları, hatta STK’ler ile iş birliği çerçevesinde yapılabilir. Yükseköğretim programlarıyla ilgili hangi programların açılacağı, mezun istihdam ilişkisiyle ilgili bir kurul oluşturuldu. Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yanı sıra özel sektörü de temsil edecek, TOBB’un içinde olduğu bir kurul oluşturuldu. Biz o süreci başlattık. Müteakip senenin öğrenci kontenjanlarının belirlenmesinde bu kurulun çok önemli bir fonksiyonu olacak. Biz yeni YÖK olarak o kuruldan çıkan önerilerin hepsini uygulayacağız. Mezun istihdam ilişkisini diğer kamu kurumları ve özel sektörle birlikte yönetebiliriz diye düşünüyoruz.”
YÖK’e yönelik eleştiriler
“YÖK’e ne gerek var. YÖK’ü kaldıralım” görüşlerini dile getirenlerin bulunduğunun hatırlatılmasının ardından, “YÖK gerekli bir şey mi? Mutlaka olması gerekir mi?” sorusu üzerine Saraç, Türkiye’de yükseköğretimde 7,5 milyon öğrencinin, 160 bin de öğretim elemanının bulunduğunu anımsatarak şunları kaydetti:
“‘YÖK dediğimiz bina ya da insanlar değil. Aslında YÖK dediğimiz birtakım yetkilerden de bahsediyoruz. Biz bu yetkileri buharlaştıramayacağımıza göre, bu yetkiler üniversitelere intikal edecek. O zaman bu yetkiler intikal ettiğinde 200 YÖK olmuş olur. Bizim görüşümüz, YÖK’ün politika üreten kurul halinde, o vasfının öne çıkması, birtakım verebildiği yetkileri devretmesi, belli kıstaslara göre başarılı üniversitelere esnek bir model getirilmesi, kendilerine daha özerk yapı getirilmesi.”
“100/2000 YÖK Doktora Bursları” çalışması konusunda da bilgiler aktaran Saraç, söz konusu çalışmanın tek başına Türkiye’nin kalkınması için çok önemli bir unsur olduğunu belirtti. Saraç, bu çalışmada 100 öncelikli alanın tespit edildiğini söyledi.
Bölüm sayılarındaki fazlalık
“Türkiye’de, bazı bölümlerden çok fazla var gibi. Belli bölümlerin sayısını siz de fazla buluyor musunuz? Mesela çok mu fazla iletişim fakültesi var?” sorusu üzerine Saraç, “Doğru bir tespit. Katılıyoruz. Ancak şöyle bir durum var; belli bölümlerdeki şişmenin nedeni YÖK mü? Bu teklifler üniversitelerden geliyor. YÖK’ün böyle bir durumu söz konusu değil. Bu sene kontenjanları daha rasyonel, önümüzdeki sene de ilgili paydaşlarla müzakere neticesinde katılımcı bir şekilde tespit edeceğimiz için belli branşlarda ciddi planlamaya gideceğimizi söylemek isterim.” diye konuştu.
Yükseköğretim Kurulunca, Android ve IOS işletim sistemlerine uygun ve akıllı mobil cihazlara uyumlu şekilde geliştirilen “YÖK Mobil” uygulaması hakkında da bilgi veren Saraç, uygulamayla Türk bilim hayatında yazılan makalelere, çalışmalara, patentlere ve tezlere ulaşılabileceğini kaydetti.
Saraç, üniversitelerin farklı bölümlerindeki öğrencilerin sayısının, mezun oldukları lise ve yaşadıkları şehirlerin bilgilerinin yer aldığı uygulamayla araştırma ve öğretim görevlisi kadrolarının ilanlarının da görüntülenebileceğini belirtti.
Bologna sürecinin ne durumda olduğuna ilişkin soruyu cevaplayan Saraç, Avrupa yükseköğretim alanındaki Bologna sürecinde ülkeleri değerlendiren üç başlık bulunduğu, Türkiye’nin “derece sistemlerinin geliştirilmesi” ana başlığı altında yeterlilikler çerçevesi, Avrupa kredi transfer sistemi ve diploma eki konularında Türkiye’nin 5 üzerinden 5 aldığını bildirdi.