Seyhan Devlet Hastanesi Meydan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Servisi hemşiresi İlkay Şahin, AA muhabirine, baş ağrısı şikayetiyle yaptırdığı Kovid-19 testinin pozitif çıktığını söyledi.
Hemen evde 15 günlük karantina sürecinin başladığını belirten Şahin, kendisiyle aynı dönemde 2 yaşındaki oğlunun da hastalığa yakalandığını ifade etti.
Şahin, oğlunda sadece hafif ateş şikayeti olduğunu aktararak, “Eşim ve 3 yaşındaki diğer oğlum hastalığı geçirmedi. Müthiş bir baş ağrısı ve ardından nöbet şeklinde titreme ve ateş oldu. Eklem, kas ve kemiklerimde ağrılarım oldu, 10 gün kadar sürdü. İlaçla geçmeyecek tarzda, müthiş derecede eklem ve kas ağrılarım oldu.” diye konuştu.
Hastalığı evinde atlattığını belirten Şahin, “Bu süreçte kendimden daha çok oğlum için endişelendim. Herkes Kovid-19 tedbirlerine uymalı.” ifadesini kullandı.
“Bu kadar ağrı olacağını tahmin etmemiştim”
Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü hemşiresi Ramazan Çetin de yüksek ateş, öksürük ve sırt ağrısı şikayetiyle yaptırdığı testinin pozitif çıktığını dile getirdi.
Evde 15 gün izolasyonda kaldığını anlatan Çetin, “İlk etapta bu kadar ağrı olacağını tahmin etmemiştim. Öksürük ve solunum sıkıntısı, daha önceden kronik astımım da vardı bunlarla birleşince hastalığı ağır atlattım.” dedi.
Çetin, hastalığı eşine ve 1 yaşındaki oğluna da bulaştırmanın üzüntüsünü yaşadığını ifade ederek, “Eşime, çocuğuma bulaştırdığım için daha büyük bir vebal oldu benim için çünkü onların sorumluluğu da üzerime bindi. Aslında kendim için değil, en çok çocuğum için üzülmüştüm. Eşim emzirdiği için hiçbir ilaç kullanamadı, o biraz daha zor geçirdi. Biraz sıkıntılıydı ama çok şükür atlattık. Benim ağırlarım çok şiddetliydi, bunun tarifini nasıl yapacağımı bilmiyorum. Üç dört ağrı kesici içerek ancak rahatlıyordum.” diye konuştu.
Kurallara uymayan, hastalığa inanmayanların çevresini düşünerek hareket etmesini isteyen Çetin, şunları kaydetti:
“İnanmayan insanları anlamak mümkün değil. Gerçekten burada insanların hayatları elimizden kayıp gidiyor. Kendisini düşünmüyorsa etrafını düşünmesi lazım. Bu hastalık gerçekten çok zor. İnsanlar yoğun bakımda çok zor şeyler yaşıyor. Solunum sıkıntısı zaten hat safhada. İnsanlar fazla fazla oksijene ihtiyaç duyuyor. Aslında biz entübasyonu en son düşünüyoruz çünkü buradaki hastaların entübe edilmesi durumunda tekrar kendilerinin soluk alıp vermeleri çok zorlaşıyor. O yüzden hastalarımızı çok yüksek oksijen vererek tedavi etmeye çalışıyoruz.”