Taşlıçay ilçesine bağlı köylerde kış aylarında ahırda besledikleri hayvanlarını baharda zorlu yolculuğun ardından yaylalara ulaştıran göçerler, evlerindeki eşyaları da uzun süre konaklayacakları ve güvenlik sıkıntısının yaşanmadığı bu bölgelere götürmeye başladı.
Yaylada ihtiyaç duydukları eşyaları kamyon ve traktörlere yükleyen köylüler, yeni doğan kuzu ve danaları da yanlarına alarak yeniden yaylaların yolunu tuttu.
Ağrı-Van sınırına yakın noktadaki Aladağ’ın en yüksek noktası olan 3 bin 510 rakımlı Koçbaşı Tepesi’nin yamaçlarına ulaşan köylüler, burada çadırlarını kurarak zorlu coğrafyada sonbahara kadar yaşamlarını sürdürecek.
Uzun süre sosyal hayattan uzak doğayla iç içe yaşayacaklar
Zengin akarsu kaynaklarına sahip olan ve yer yer kar kütlelerinin de görüldüğü bölgede yaşamlarına devam eden köylüler, binlerce hayvanın her türlü bakımını yaparak teknoloji ve sosyal hayattan uzak doğayla iç içe yaşayacak.
Doğanın her türlü zorluklarına göğüs gererek yaylalarda çadır kuran göçerlerin zorlu yayla yolculuğu havadan görüntülendi.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi (AİÇÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Kaya, AA muhabirine, kentte bulunan Aladağ ve Sinek yaylaları başta olmak üzere birçok yaylanın yaz aylarında yüzlerce göçer aile ve on binlerce hayvana ev sahipliği yaptığını söyledi.
Aladağ yayalarında göçer hayatının çok eskiye dayandığını ifade eden Kaya , şöyle konuştu:
“Güvenlik endişesi bugün artık kalmadı. Geçmişte güvenlik endişesinden dolayı özellikle kırsaldan kentlere yönelik yoğun göç, yaylacılık faaliyetlerini de büyük ölçüde azaltmış olmasına rağmen günümüzde halen kentin Aladağ yaylaları son derece önemlidir. Aladağ’da yaylacılık faaliyeti 2 bin 250 metreden başlayıp 3 bin 500 metrelere kadar görülüyor. Burası sadece Ağrı ve çevresindeki köylerin yayla yaşamı sürdürdükleri bir alan değildir. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki farklı illerden yaz aylarında gelip buraları kiralayarak hayvanlarını besleyip daha sonra sonbaharda çekilen yaylacılara bir otlak alanı oluşturmaktadır.”
“Hayvanlarımızı sağıp peynir ve süt ürünleri elde ediyoruz”
Göçerlerden Sefer Yıldırım ise her sene olduğu gibi bu yıl da yaylaya gitmenin heyecanını yaşadıklarını anlattı.
Yaklaşık 2 ay yaylada kalıp hayvanlarını otlatacaklarını ifade eden Yıldırım, “Yayla hayatı çok güzel, orada çadırlarımızı kurup yaklaşık 2 ay kalıyoruz. Sonbaharda havaların soğumasıyla tekrar köyümüze geri dönüyoruz. Hayvanlarımızı sağıp peynir ve süt ürünleri elde ediyoruz. Binlerce hayvanın yaylaya yolculuğu ortaya şahane görüntüler çıkarıyor.” diye konuştu.
Yaylaların da kuraklıktan etkilendiğine ve uzun süredir yağmur yağmadığına işaret eden Beşir Karataş da yaya getirdikleri hayvanlarını yaylada otlatıp mevsim koşullarına göre evlerine döneceklerini aktardı.
Göçer kadınlardan Herdem Özel de sıcak havada kamyon ve traktörlerle yolculuk yapmanın çok zor olduğuna işaret ederek, “Yaylanın havası ve suyu çok temiz. Yayla hayatı hem güzel hem de zahmetlidir. Hiçbir şey zahmetsiz olmaz.” ifadelerini kullandı.