Evlendikten sonra yanında muavinlik yapmaya başladığı eşinden tır kullanmayı öğrenen Neslihan Yıldırım, hayatı paylaştığı eşinin işinde de en büyük yardımcısı oldu.
Yaklaşık 10 yıl önce Önder Yıldırım ile evlenerek İstanbul’a yerleşen Neslihan Yıldırım, tır şoförü eşine yardımcı olmak amacıyla yanında muavinlik yapmaya başladı. Eşiyle sık sık uzun yola giden Yıldırım, tır kullanabilmek için kursa yazılarak C-E sınıfı ehliyet aldı.
Eşiyle yıllardır şehirler arasında yük taşımacılığı yapan Yıldırım, 9 yaşındaki oğulları Arda Görkem dünyaya geldikten sonra sık sık onu da yanlarında götürmeye başladı. Kedilerini de yanlarına alan ailenin hayatının büyük bölümü, “Ömrüm” adını verdikleri ve evleri olarak gördükleri tırda geçiyor.
Geçen yıldan bu yana yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle uzaktan eğitim alan 2. sınıf öğrencisi Arda Görkem, derslerine tırda dizüstü bilgisayar veya cep telefonundan katılıyor, ödevlerini de tırın yatak bölümünde yapıyor.
“Ne yapmak istedimse evden önce arabaya yaptım”
Neslihan Yıldırım, AA muhabirine, eşinin başlarda otobüs şoförlüğü yaptığını, daha sonra tır alarak bu işe başladığını söyledi.
Kastamonu doğumlu olduğunu belirten Yıldırım, “Eşim işe gidince İstanbul’da kimsem olmadığı için sıkılıyordum. Hem eşime destek olmak hem de sevdiğim için uzun yolculuklara gitmeye başladım. Uzun yolda uykusu gelebilir, yorulabilir ya da sohbet edecek birine ihtiyaç duyabilir insan. Onun yanında muavin olarak başladım. Bir yandan da onu izliyor, neler yaptığını takip ediyordum. Vitesi nasıl değiştiriyor, diğer araçlarla mesafeyi nasıl ayarlıyor, yolun neresini kullanıyor, bakıyordum.” ifadelerini kullandı.
Önce eşinin desteğiyle B sınıfı ehliyet aldığını anlatan Yıldırım, şöyle devam etti:
“O dönemlerde Gebze’deki bir depoya yurt dışından bir kadın tırla gelmişti. Ben de eşime ‘Bu abla yurt dışından gelebiliyorsa ben de yaparım’ dedim. Bu sayede C sınıfı ehliyetimi de aldım. C-E almak istedim, eşim istemedi. Gittim eşimden gizli C-E ehliyeti aldım. Eşim ehliyeti aldığımı görünce şoke oldu. Çocuğumu kimseye emanet edemeyeceğim için Kastamonu’dan ehliyeti aldım. Eğitim ve sınav günleri çocuğumu anneme bırakıp gittim.”
“Ne yapmak istedimse evden önce arabaya yaptım”
Yıldırım, hayatlarının yollarda geçtiğini vurgulayarak, “Bu sebepten arabamızın ismi de ‘Ömrüm’dür. Ne yapmak istedimse evden önce arabaya yaptım. Bu araba, beraber zaman geçirdiğimiz yer. O nedenle bizim için çok değerli. Sık sık yolculuklara çocuğumuzla gidiyoruz. Çocuğum üst yatağı salıncak gibi kullanarak büyüdü. Evde uyumuyor, arabada beşik gibi uyuyordu.” diye konuştu.
Tır şoförlüğünü çok sevdiğini dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti:
“Eşimin yanında muavin koltuğunda destek amaçlı oturuyordum, bugün Allah’a şükür kaptan koltuğunda oturuyorum. Bu işte bayanların yapamayacağına inanmamışlar ki hiçbir tesiste bayanlar için uygun yer yok. Tır kullandığımı görenler de şaşırıyor. Bir gün emniyet şeridinden gidiyorum. Bir tırcı ağabeyimiz öne geçti. Bayan olduğumu fark edip şaşırdığı için birden frene bastı.
Ehliyet sınavına babamın aracıyla geldim. Yolda polis çevirdi, ‘Nereye gidiyorsun?’ diye sordu. Ben de ehliyet sınavına gittiğimi söyledim. ‘Ehliyetsiz mi araç kullanıyorsun?’ dedi. Ben de ‘C ehliyetim var, C-E almak için gidiyordum.’ dedim. Başta inanmadı, evrakımı istedi. Gördüğünde çok şaşırmıştı.”
“Kaptan koltuğumu eşime verdim, ben sağda oturuyorum”
Önder Yıldırım ise şoförlüğün baba mesleği olduğunu, işini çok sevdiğini söyledi.
Normalde insanların tır sürücülüğünü çocuklarına, kendisinin ise eşine öğrettiğini anlatan Yıldırım, şunları kaydetti:
“Birlikte yola koyulduk, muavinim oldu. Beni takip etmesini, aracı nasıl kullandığımı gözlemlemesini istedim. Ehliyetini aldı, artık arabayı kullanmaya başladı. Bu çok iyi oluyor. Dinlenmek açısından iki kişinin yola gitmesi çok iyi. Tek başına gitmek insanı yoruyor. Yanınızda güvendiğiniz bir destekçiniz olunca çok iyi oluyor. Beraber gidiyoruz, sırt sırta veriyoruz. Kaptan koltuğumu eşime verdim, ben sağda oturuyorum. Oğlum da bizimle geliyor, yatak bölümünde oturuyor. Uzaktan eğitimde de bizimle beraber oluyor. Arabada canlı dersini açıyor. Biraz ben sürüyorum, biraz eşim kullanıyor. Bu araç bizim evimiz, ekmek teknemiz, her şeyimiz.”