İlkbaharda havaların ısınmasıyla simental cinsi büyükbaş hayvanlarını otlatmak için Iğdır’dan Ağrı‘ya gelerek yılın yarısını yaylalarda geçiren göçerler, doğayla iç içe yaşam sürerek tüm zorluklara karşı mücadele veriyor.
Türkiye’nin büyükbaş ve küçükbaş hayvan ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan Ağrı’daki yaylalar, her yıl yaz aylarında geçimini hayvancılıkla sağlayan yüzlerce göçer aileye ev sahipliği yapıyor.
Kış mevsimlerinin çetin geçtiği Ağrı’da, ilkbaharda karların erimesiyle zengin bitki örtüsüne kavuşan Cumaçay köyü yakınındaki yayla, Iğdırlı göçer aileleri ağırlıyor.
Mayısta simental cinsi büyükbaş hayvanlarını verimli bölgelerde otlatmak için tırlara yükleyerek Ağrı’ya getiren göçerler, yaylaya çadırlarını kurarak yılın yaklaşık 6 ayı burada konaklıyor.
Yaz boyunca yaylada teknolojiden uzak doğayla iç içe yaşam sürerek her türlü zorluğa göğüs geren göçerler, sabahın ilk ışıklarıyla uyanıp günlük işlerini yapmak için yoğun mesai harcıyor.
Erken saatlerde kolları sıvayan kadınlar, çadırlarının önündeki ağıllarda gece boyunca dinlenen onlarca simental cinsi ineğin sağımını yapıyor.
Kadınlara yardımcı olan erkekler de sağım işlemlerinin ardından taşların üzerine döktükleri tuzu yedirip bakımlarını yaptıkları hayvanlarını yayladaki meralara götürüp otlatıyor.
Zorlu yaşamın sürdüğü yaylada iş yükünü omuzlayan kadınlar, ineklerden elde ettikleri sütü kazanlara koyup yaktıkları ateşte kaynatarak tereyağı ve kış için çeşitli ürünler elde ediyor.
Yaylada yıkadıkları küçükbaş hayvanların yünlerini de sererek güneşte kurutan kadınlar, havaların soğumaya başladığı bugünlerde ısınmak için soba yakıp üzerinde çeşitli yemekler yapıyor.
Göçer aileler kış öncesi dönüş hazırlığı yapıyor
Göçer aileler, havaların soğumaya başlaması ve yaklaşan kış mevsimi öncesi alçak rakımdaki evlerine dönmek için hazırlık yapıyor.
Göçerlerden Mehmet Kızılay, AA muhabirine, yılın yarısını geçirdikleri yaylalarda yaşamın zor geçtiğini ve 2 hafta içinde Iğdır’a döneceklerini söyledi.
Tek geçim kaynakları hayvanlarını otlatmak için yaylaya geldiklerini belirten Kızılay, şunları kaydetti:
“Kış için sütümüzü, peynirimizi ve yağımızı hazırlayıp evimizde döneceğiz. Bu sene yaylaya önceki yıla göre daha az hayvan getirdik, 200 hayvanın otlayacağı yere 100 inek getirdik. Otlak alan fazla olduğu için bu sene geç gideceğiz. Sabah havalar çok soğuk olmasına rağmen inekleri sağıyoruz. Çocuklarımız da bize yardım ediyor. Yayla hayatımız devam ediyor, üzerimize kar yağabilir ama biz her şeye hazırlıklıyız.”
Seyran Kızılay da inekleri sağıp elde ettikleri sütü yaz boyunca mandıraya satıp evlerinin ekonomisine katkı sağladıklarını ve son bir aydır peynir üretimine ağırlık verdiklerini anlattı.
Hatice Pelik ise yaylaya 5 aile olarak geldiklerini, kendilerinden başka bu mevsimde yaylalarda göçer kalmadığını ve herkesin memleketine gittiğini belirtti.
Yaylada zorluk ve güzelliklerin bir arada yaşandığını dile getiren Pelik, “Peynirimizi yaptık, tereyağımızı eritiyoruz. Yayla havası temiz ve güzeldir ama şartlar çok zor. Saat 04.00’te uyanıp ineklerimizi sağıyoruz.” dedi.